Rus-Türk İşadamları Birliği RTİB’in geleneksel hale getirdiği ve altıncısını düzenlediği “Zirve Sohbetleri” programına konuk olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Basın Sözcüsü Dmitry Peskov, Moskova’daki The Ritz-Carlton otelinde düzenlenen etkinlikte çok sayıda iş adamına Türkçe ile tanışmasını, Türkiye’ye bakışını ve Ukrayna’daki gelişmeleri Türkçe anlattı.

Programa ev sahipliği yapan RTİB Başkanı Naki Karaaslan, birliklerin 20 yıla yakın bir süredir Türk-Rus ilişkilerine hem ekonomik hem de sosyal anlamda ciddi bir katkıda bulunduğunu belirterek, bu görevlerine önümüzdeki yıllarda da devam edeceklerini belirtti. İki ülke liderinin ortaya koyduğu 100 milyar dolarlık ticaret hacmi ile Türk ve Rus iş dünyasının çok ciddi bir sorumluluk ve ödevi olduğunu hatırlatan Karaaslan, “Bu ulaşılması mümkün olan ama çok kolay olmayacak bir rakam gibi görünüyor. Aslında işin stratejileri doğru belirlendiği zaman, brokrasi aşıldığı zaman bu rakamlara da ulaşacağız. Çünkü bu rakam 5 milyardan 5 yıl içerisinde 36-37 milyara ulaştı. Demek ki bu 100 milyar dolar da ulaşılacak bir hedeftir” dedi.

Türkiye’nin Moskova Büyükelçiliği Elçi Müsteşarı Gökhan Turan ise yaptığı kısa değerlendirmede, Peskov’un CV’sini incelediğinde 90’lı yıllarda 8 yıl Türkiye’de görev yaptığını öğrendiğini ve kendisinden daha çok Ankara’da bulunduğunu belirterek, Türk-Rus ilişkilerine katkı yapan önemli şahsiyetlerden birsi olduğunu söyledi. İki ülke arasında devam eden ikili ilişkilerin memnuniyet verici düzeyde ilerlediğini ve iş adamların bu uygun ortamdan yararlanmasını temenni ettiğini belirtti.

“İSTANBUL’U İLK GÖRDÜĞÜMDE BANA ÇOK KARANLIK GELMİŞTİ”

Zirve Sohbeti’nin konuğu olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Basın Sözcüsü Dmitry Peskov da Türkçe olarak yaptığı konuşmasında Türkiye’nin her gün aklına geldiğini belirterek, “Uluslararası durumundan dolayı, bölge içindeki durumundan dolayı ekonomik ilişkilerden dolayı hep Türkiye aklıma geliyor. Türkiye aslında çok büyük bir ülke haline geldi, gerçekten bölge gücü haline geldi. Rusya’nın öncelikli ortağı haline geldi. Ve inşallah bizim desteğimizle bizim ortaklık seviyemiz bizim partnerlik seviyemiz çok üst düzeylere ulaşacaktır. Ve hepimiz bunun için çalışıyoruz, herkes kendi düzeninde, kendi makamında, kendi pozisyonunda buna katkıda bulunmalıdır”dedi.


PUTİN RUSYA’YI, RUSLARIN YENİDEN GURUR DUYACAĞI BİR ÜLKE HALİNE GETİRDİ

Önümüzdeki yıl Putin’in iktidardaki 15. yılını kutlayacaklarını belirten Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, “Bu müddet Rusya için çok çelişkiliydi çok zor, aynı zamanda da son derece başarılıydı. Çünkü 2000 yılında Putin Devlet Başkanlığı'na geldiği vakit Rusya paramparça olacaktı aslında. Dış borçları, sefalet, Kafkasya'daki savaş.... Bütün bunlar Rusya'nın çok zayıf bir ülke haline getiriyordu ve evet iktidarda yoktu aslında. İktidar bu oligarkların elindeydi. Ordu çok zayıftı, ülkenin uluslararası pozisyonları çok zayıftı ama ileriye dönük bir şekilde çalışmalara başladı. Putin, ülkeyi toparladı ve Rusya'yı Rusların yine dünyada kendi vatanıyla gurur duyduğu bir ülke haline getirdi. Şimdi ki zaman olağanüstü zor. Sadece Rusya için değil de bütün dünya için. Çünkü tek kutuplu bir sistem uluslararası ilişkilerde. Bizi hepimizi çok zor bir duruma soktu.

Bu lale devrimlerinin devri gelince bir pandora kutusu açıldı. Bu dünyada bir millet ‘bütün diğer milletlerin kaderini ben tespit edeceğim’ dedi ve ona göre hareket etmeye başladı. Uluslararası hukuka göre kurulmuş olan ve tüm dünya için dayanak olan ‘Birleşmiş Milletler ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı bundan önce benim için hiçbir şey değil’ dedi. Ve kendi düşüncesine göre hareket etmeye başladı. Yalnız maalesef yaptığı bu dikişleri hiç hesaplamadı, mantıklı da olmadı. Dikiş attığı ülkelere hayır getirmedi.

Tam tersi bazı ülkelerin aşağı yukarı yok olmasına neden oldu. Hangi ülkeleri kastettiğimi gayet iyi anlıyorsunuz…Bu bence beceriksiz çabaların sonuçlarını hepimiz biçiyoruz bu günlerde. Uluslararası hukuk çok ciddi bir şekilde sarsıldı. Uluslararası ilişkiler büyük bir şekilde iflas oldu. Uluslararası enstitüler yeterince efektif olamıyorlar. Bütün bunların yeniden şekillendirilmesi lazım. Çok kutuplu bir dünyanın sisteminin şekillendirilmesi lazım. Ümit ederiz ki biz hep birlikte yeni bir dünya üreteceğiz, yeni bir dünya sistemi… Adil, karşılıklı güvene dayalı, karşılıklı yarara dayalı. Herkes bir başkasının sesini duyabileceği bir sistemi kastediyoruz” dedi.

TÜRKİYE KÖKLÜ BİR DEVLET OLDUĞU İÇİN BECERDİ AMA UKRAYNA BECEREMEDİ

Ukrayna’da bir darbe olduğunu ve bunun Afrika'da değil, Kafkasya'da değil, Avrupa'nın kalbinde olduğunun altını çizen Peskov, orada yaşananları düşündüğünde aklına Taksim’deki görüntünün geldiğini ve aynı karanlık kışkırtıcıların olaylarda rol aldığını söyledi. Peskov, Ukrayna’daki durumu Türk üş dünyasına şöyle anlattı:
“ Oradaki durum gerçekten tamir edilemez hale geldi millet için. Ukrayna milleti için. Rüşvetçilik, fakirlik, gelişim perspektifi yokluğu ve millet sokaklara çıktı. Millet sokaklara çıkınca görünmeyen bir el bu süreçleri yönetmeye başladı. Hatırlarsanız bu durumu.... Yanukoviç'ten neyi talep ediyordu dünya toplumu? ‘Sen bu göstericilere el atma. Polisi kullanma.

Polisi Kiev'den çek. Ateş emrini verme vs..’ Şimdiyse aynı adamlar Kiev'den niye ateşkes emrini vermediler, Güneydoğudaki şehirler ateş altındayken? Maalesef şehirler, köyler, yerleşim merkezleri imha oldular. Şimdi bazı Avrupa ülkeleri garantör oldu protestocularla Yanukoviç arasında. Yani ‘Yanukoviç a,b, c yaparsa, bu protestocuların da a, b, c yapması lazım. Biz de garantörlük veriyoruz’ dediler. Yanukoviç A'dan Z'ye kadar bütün taahhütleri yerine getirdi. Yalnız maalesef bu garantörler hemen elini çekti, dedi ki ‘şimdi göstericiler haydi buyrun… buyrun…’ Aniden silah getirildi bilinmeyen bir yerden ve silahsız bir polise ateş edildi. Herhangi kendine saygı duyan bir devlet asla bunu yapmamalı. Yaparsa kendisine saygıyı kaybeder. Devlet böylece mahvoldu. Böylece iktidara darbe neticesinde değişik adamlar geldi. Onlardan bazıları çok aşırı milliyetçi ve ondan sonra hepimizin bildiği çok uzun bir süreç başladı.


KIRIM’I KABUL ETMESEYDİK DONETSK VE LUHANSK GİBİ OLURDU

Kırım'da yüzde 90'dan fazla Ruslar yaşıyor. Bu Ruslar referandum neticesinde bağımsızlık için oy verdi. Ertesi gün Rusya'nın dahiline girmek istedi, bu Moskova'da kabul gördü. Bu olmasaydı büyük ihtimalle Donetsk ve Luhansk şehri nasıl yerle bir edildiyse, bu olağanüstü güzel yarım ada bugüne kadar yerle bir edilecekti. Rusya, halkın oyunu göz önünde bulundurarak kendi içerisine aldı Kırım'ı. Avrupa Birliği, uluslararası camiasının bir kısmı tarafından bu kabul görmedi. Ama bu durumda Rusların emniyeti söz konusu olduğu vakit bu kabulün yokluğu bizim için önemli değil. Çünkü Ruslar nerede yaşarsa yaşasın onların emniyetleri bizim için daha üstündür, daha önemlidir.

Türkiye, Türklerinden kendini nasıl sorumlu hissediyorsa, bizde aynı şekilde sorumlu hissediyoruz kendimizi Ruslardan. Ondan sonra Ukrayna'nın güneydoğusunda facia başladı. Oradaki millet korku içinde Ukrayna'dan kendini bölmeye, ayırmaya başladı. Kiev'den bir diyalog talep etmeye başladı, özel haklar talep etmeye başladı. Kiev'de vazgeçti diyalogdan. ‘Diyalog olmayacak dediğimizi yapacaksınız’ deyince tam tersine Ruslar bir tehlike hissetmeye başladı. Diyalog yerine maalesef toplar, tanklar, silahlı kuvvetleri geldi. Avrupa'nın kalbinde böyle bir ülke halkına karşı silahlı kuvvetleri kullanmaya başlayınca durum çok tehlikeli oldu. Maalesef Ukrayna'da oldu bu facia. Neticesini siz biliyorsunuz.


BAZI YAPTIRIMLARIN KIRIM VE UKRAYNA İLE HİÇBİR İLGİSİ YOK DİREK PUTİN’DEN KURTULMAYA YÖNELİK

Bu çok stresli durumda uluslararası ilişkilere de darbe geldi, sarsıldı bütün ilişkiler. Rusya'ya karşı yaptırımlar uygulanmaktadır. Bazı yaptırımların Kırım ve Ukrayna ile hiç alakası olmadığı o kadar belli ki. Bu yaptırımlar Rusya'ya karşı değil, Putin’e karşı. Onlar için kendi menfaatlerini savunan bir Rusya ve kendi menfaatlerini savunabilen bir Rusya hiç de istenilen bir ülke değildir. Bu ülkeyi güçlü bir ülke haline getiren kişi Putin ve dolayısıyla bu ülkeyi zayıflatmak için Putin'den kurtulmak lazım. O kadar basit. Ancak herhalde bütün planlama kabiliyetleri çok zayıf, çünkü bu uygulanan yaptırımlar sonucunda bütün Rusya milleti Putin üzerinde çok sıkı bir şekilde toplandı hatta ekonomik açıdan Rusya ekonomisi bakımından yeni olanaklar dünyaya geldi. Ve Rusya bu durumdan da istifade edip daha güçlü daha gelişmiş daha ilerlemiş bir ülke olarak çıkmaya hazırdır ve niyetlidir.
Bu bölgede Rusya'nın en önemli ve en büyük ortaklarından biri Türkiye'dir. Türkiye'de ilişkilerimiz mükemmel… Siyasi açıdan tabii ki görüş farklılıkları olabilir. Bu gayet iyi bir şey, yalnız bu Türkiye'yi konuşuyorsak gerçekten iyi bir komşu kötü bir akrabadan daha iyidir. Ama Türkiye'nin değeri bizim için çok büyüktür ve bu öyle yararlı bir işbirliğinin kurabildik Türkiye ile. Gerçekten karşılıklı yarar yani hiçbir ülke ne Türkiye ne Rusya böyle tek yararlı bir şey düşünemiyor. İlişkilerimiz yeterli düzeye kadar arttı, inşallah daha da böyle geniş ufuklar açılacaktır. Eminiz…”

KIRIM TATARLARI TARİHTE İLK DEFA KENDİ DİLLERİNİ RESMİ OLARAK KULLANIYORLAR

Peskov, bir gazetecinin sorusu üzerine, Kırım Tatarları ve Mustafa Cemil Kırımoğlu'nun durumu ile ilgili ise şu açıklamayı yaptı:
“Kırım Tatarları Kırım'da çok önemli bir topluluktur. Aslında Kırım'da Ruslar rat, Ukraynalılar var ve Kırım Tatarları var. Hiçbir zaman Kırım'da Tatarca resmi bir dil olarak kabul edilmedi, Putin ilgili bir kararname yazmadan evvel. Şimdi Kırım'da üç tane dil resmi dil kabul ediliyor, Rusça, Ukraynaca ve Tatarca. Gerçekten Kırım Tatarlarının büyük bir kısmı referanduma bahsettiğim bağımsızlık referandumuna iştirak etti, oyunu kullandı. Bazıları ‘yok dedi, biz oylarımızı kullanmayacağız, bağımsızlık ve Rusya'dan korkuyoruz’ demişler. Seçimlere gitmemişler, bu da demokratik bir seçim ama Tatarların büyük bir çoğunluğu referanduma iştirak etti, oylarını kullandı, iştirak edenlerinde çoğunluğu Rusya'ya evet dedi. Sayın Cemilov (Kırım Tatarları Lideri) gerçekten Putin ile dialog içerisindeydi o zaman. Aracı olarak Sayın Şaymiyev rol oynadı, eski Tataristan Devlet Başkanı. Şaymiyev de cemiyetten esneklik istedi, çok zor ve emsali görmeyen geçiş safhasında esneklik istedi. Maalesef pek görülmedi esneklik. Maalesef Cemilov ve onunla birlikte birkaç kişi bu referandumun sonuçlarına karşı çıkmaya başladı… Yani Kırım'daki milletin çoğunluğuna karşı çıkmaya başladı.

Aslında karşı çıkmaya başlayınca çoğu zamanda dışarıdan demeçleri verdiler. Kırım içerisinde değil, yani Kırım halkıyla birlikte değil. Okyanusun öbür ucuna gidip de onlardan tenkitklerde bulunmayı tercih ettiler, bu da onların hakkı. Ama görüşleri büyük bir ölçüde çoğunluğun görüşlerinden farklıdır. Durum bu kadar.Kırım'daki Tatarlar bugünlerde kendi dilinde konuşmaya, kendi dilinde çocuklarını öğretmeye, kendi dilinde seçimlere katılmaya ve bütün vatandaşlığı olmayan veya da Rusya vatandaşı olarak Kırım ve Rusya'nın hayatının bir parçası olmaya hazır olduğunu ifade ettiler ve çok aktif bir şekilde Rusya'ya entegre sürecini yaşamaktadırlar. Şu an gördüğünüz gibi hakikaten durum oldukça gayet güzel bir şekilde gelişiyor, diyalogda iyi bir konuda gelişiyor. Hangi konular gündeme getiriliyorsa Kırım Tatarları tarafından büyük bir ilgiyle, dikkatle hedef alınıyor bütün problemler, Kırım yönetimi tarafından. Dolayısıyla büyük problem görmüyoruz, problemde yok zaten, onlar Kırım'ın parçası, onlar Rusya'nın parçasıdır, Rusya'nın koruması altındadır.”


Peskov, daha sonra Türk iş dünyasına her türlü sorunlarını RTİB aracılığı ile kendilerine iletmeleri durumunda ellerinden geldiğince yardımcı olacaklarını belirttikten sonra bir süre de ayak üstü Türk işadamları ile sohbet etti.