Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, okullarda yapılacak yeni düzenlemeleri anlattı.Avcı,

"Tavsiye kararları ışığında Öğretmen Strateji Belgesine son şeklini veriyoruz yakında açıklayacağız. Orada 4 temel hedef, onların alt hedefleri ve onlara bağlı eylemler var. Planladık, bitmek üzere, redaksiyonunu yapıyoruz" dedi. Bakan Avcı, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerine "medya, siyaset ve iletişim" konulu konferans verdi, öğrencilerin sorularını yanıtladı. Konferansta öğrencilerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Avcı, özellikle öğrencilerle sohbet etmek için geldiğini ancak salonun mimarisinin karşılıklı sohbete uygun olmadığını dile getirdi" dedi.

U DÜZENİNE GEÇİLECEK
Salondaki mimari sorununun benzerini okullardaki İngilizce derslerinde de yaşadıklarını ifade eden Avcı, İngilizcenin okullarda öğretilmediğinden şikayet edildiğini belirterek, "Doğru öğretemiyoruz. Bunun sebeplerini araştırırken karşımıza çıkan en önemli sebeplerden birinin sınıf düzenimiz olduğunu gördük. Sıra düzeni olduğunda çocuklar, birbiriyle diyalog kuramıyorlar.

Öğretmen bir şey söylediğinde onlar sadece alıcı durumundalar. Halbuki özellikle yabancı dil derslerinde yanlış yapmak çok gerektiği için konuşacaklar, yanlışlar yapacaklar ve böylece ders pratiği yapılacak. Sınıflarımızı hızlı biçimde özellikle yabancı dil eğitimine uygun U sınıf düzenine geçirmeye çalışıyoruz" diye konuştu.

Bakan Avcı, siyasetçi ve hatta akademisyen sınıflarının tartışmalarında ortak bir referans çerçevesinin oluşturulamaması gibi bir zaafın bulunduğunu vurguladı.Bunun önüne geçmek için ilkokullarda, ortaokullarda ve üniversitelerde ortak bir kültürel zemin oluşturmanın gerektiğine işaret eden Avcı,

"100 temel eser" gibi iyi niyetli girişimlerin yapıldığını, ancak bunlardan çok verimli sonuçların alınamadığını vurguladı.Nasrettin Hoca'nın bile zaman zaman ortak bir zemin olmaktan çıktığını ifade eden Avcı, "Siz hocanın bir fıkrasına gönderme yapmak istediğiniz zaman o fıkradaki nükteyle karşınızdakini bir şey anlatmak istediğinizde bile önce fıkranın kendini anlatmak zorunda kalıyorsanız, burada ciddi bir sıkıntı var demektir" dedi. Avcı, tüm bu nedenlerle ortak bir okuma kültürünün oluşturulmasının önemine değindi.

Osmanlıca Türkçesinin öğretiminin neticede bir alfabe öğretimi olduğunu vurgulayan Avcı, şunları kaydetti: "Yani 1928'den önceki alfabeyi tanısınlar. Matematik, kimya, biyoloji ne menfaatimize? Tartışmalarının sonu yok. Ama bir özgüven gelir çocuğa. Bir lise talebesi okuyabilse de okuyamasa da Hüseyin Rahmi'yi orijinal baskısından okumanın verdiği cesareti görecek. Bu özgüven bize lazım. En çok ihtiyaç duyduğumuz şey özgüvendir. Tarih sahnesine yeni zuhur etmiş bir ülke olmadığımızı, geriye dönük pek çok birikimimiz, zenginliğimizin olduğunu hissetmesi önemli bir kazanımdır. Çocuk bunun üzerine başka şeyler inşa edebilir. Osmanlıca öğrenmek Türkçe öğrenmenin de bir parçası" dedi.