Sektörün 10 yılda geldiği noktayı pozitif yönde değerlendiren TÜRKTRUST Genel Müdürü Tolga Tüfekçi ile sektörü ve şirketi konuştuk.
 



Tolga Bey; geçen 10 yıllık süreyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Şirketimiz 2004 yılında kuruldu, bu yıl şirketimizin kuruluşunun 10. Yıl dönümü.Sektör de zaten 10 yaşında. O bakımdan TÜRKTRUST’ın tarihçesiyle sektörün tarihçesi çok örtüşüyor. Bu işe yatırım yapmaya başladığımızda ilk birkaç yıl gerçekten zor geçti. Bir yandan elektronik imzanın ne olduğunu anlatmaya çalıştık, bir yandan da teknik uyumsuzlukları gidermeye ve talebi teşvik etmeye çalıştık. Artık elektronik imzanın kanıksandığını, toplumun pek çok kesimince bilindiğini, yararlarının da neler olduğunun anlaşıldığını düşünüyorum. TÜRKTRUST olarak burada pay sahibi olmaktan ve ülkemize hizmet etmiş olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Bu bakımdan 10. yaşımızı mutlulukla kutladık. Ümit ediyorum bu gelecek 10 yılda, sektörümüz de şirketimiz de çok daha iyi yerlerde olacak.


 

Sektörde yaşadığınız sıkıntılar var mı?
 

Elektronik imza bir teknoloji, bir güven hizmeti. Diğer benzeri güven hizmetlerinde olduğu gibi burada da bazen kasten bazen de kasti olmayan bir şekilde, çeşitli sıkıntılar ortaya çıkabiliyor. Sektördeki yapıya baktığınızda birbirinden nitelik olarak farklı şirketlerin hizmet verdiğini görüyorsunuz. Her ne kadar aynı mevzuata bağlı olarak hizmet veriyor olsak da sektör uygulamaları arasında düzenlemelerin sınırlarını zorlayacak ölçüde farklılıklar olduğunu tespit ediyoruz ve görüyoruz. Bunun sektör açısından iyi olmadığını düşünüyoruz. Hem haksız rekabet yaratan tarafları var hem de güvenlik bakımından sorunları var. Bunu şöyle örnekleyebilirim, bir bankanın başına bir şey geldiğinde doğal olarak vatandaşımızın tüm bankacılık sektörüne karşı güveni sarsılıyor. Dolayısıyla o sepetin içinde ‘’hayır bizim böyle bir sıkıntımız yok’’ demeniz sizi kurtarmıyor. Uzun bir süre bu sıkıntıları hep birlikte çekiyorsunuz. Elektronik imza da niteliği itibarıyla böyle bir sektör, bu bakımdan çok dikkatli olmak gerektiğini düşünüyoruz. Esasen Türk Ticaret Kanunu’na bağlı olarak yapılan düzenlemelerde de elektronik imza sektörü kamu otoritesi tarafından tespit edilmiş özel sektörlerden bir tanesi. Fakat ne yazık ki, orada konan çalışan sayısı, ciro gibi niceliksel değerler, bu sektörün tamamını toplasanız dahi karşılanmayacak kadar büyük. Dolayısıyla sektördeki hiçbir firma o kapsamda değerlendirilemez hale geliyor. Hâlbuki bizce bu nicelik değil nitelik sorunu. Dolayısıyla bu sektördeki her firmanın mali bağımsız denetimden Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre geçmesi lazım. Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşlarınca yapılması lazım bu denetimlerin. Ortaya çıkan raporların hem düzenleyici kuruma hem de kamuya ilan edilmesi lazım. Yani şirketlerin daha çok ortak uygulamaya yaklaşması, daha sıkı denetlenmesi ve daha şeffaf olması gerektiğini düşünüyoruz ve ısrarla söylüyoruz.




 

‘’Kamu personeline özel sektör de elektronik imza hizmetleri verebilmeli’’
 

Bu da çok eski bir konu, 2004 yılında bir Başbakanlık genelgesiyle düzenlenmişti. O günün koşullarında gerçekten de mantıklı ve rasyonel bir düzenleme olduğunu değerlendiriyoruz. O zaman da öyle düşündüğümüzü ifade ediyorduk zaten. Fakat şimdi geçtiğimiz 10 senenin sonunda o günkü şartlar artık bugün yok. Bugün sektördeki firmalar belli. Dolayısıyla bu firmalar da aslında son derece güvenli bir şekilde kamu personeline elektronik sertifika hizmeti verebilir. Bu olayın birinci yönü. Diğer bir yönü de rekabet ve ticarete olan etkisi. TÜBİTAK, bilimsel çalışmaların desteklenmesi ve Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik edilmesi bakımından önemli kurumsal işlevi ve kamu görevini haiz. Bu bakımdan son derece önemli ama tabii ticari bir kuruluş değil. Sonuçta TÜBİTAK gibi bir kamu kuruluşunun bu ticari hizmeti, bu şekilde vermesi esasen çok uygun bir şey değil. Hâlbuki kamu sektörü özel sektöre açılsa, eminim ki kamu daha düşük fiyatlarda ve daha kaliteli hizmet temin edecektir. Artı bu gelir özel sektöre aktığı için bu konuda bizim gibi Ar-Ge kuruluşları desteklenmiş olacaktır. Diğer bir deyişle TÜBİTAK burada ironik bir konumda kalmış durumda, bir eliyle desteklediği Ar-Ge’yi diğer eliyle zorlaştırıyor. Uzun sözün kısası bizim kamu otoritesinden beklentimiz, artık TÜBİTAK düzenlemesinin uygun şekilde sona erdirilmesidir.
 

 Hedefleriniz nelerdir?
 

TÜRKTRUST olarak, sadece perakende hizmet veren bir şirket gibi davranmıyoruz. Yeni teknoloji geliştirmeye, Ar-Ge yapmaya çok önem veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz. Elektronik imza teknolojileri ve elektronik sertifika hizmetlerinde, özellikle SSL sertifikası hizmetlerinde hem ülke pazarında, hem de bölge ve dünya pazarlarında söz sahibi olmak istiyoruz. TÜRKTRUST olarak bir dünya markası olmak istiyoruz. Bu konuda çok ciddi yatırımlarımız, büyük çabalarımız var. Biraz yol aldık. İnşallah gelecek 10 yılda daha büyük mesafe kat edeceğiz.