Türkiye’nin şu anda belirgin üç ana sorunu bulunduğu kaydeden Bahçeli, bunları şöyle sıraladı:
“Bunlardan birincisi Recep Tayyip Erdoğan, diğeri hain terör örgütü PKK, bir diğeri de bir kısım yandaş ve satılmış medya ve kalem sahibidir. Bu üç ana sorun alanı sürekli birbirini beslemekte, teşvik etmektedir. Türkiye’nin düzlüğe çıkması, belini doğrultması, feraha ve istikrara kavuşması sorun sacayağından kurtulmasına bağlıdır.

"ERDOĞAN HATALARINDAN DERS ALMALI"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmiş hatalarından ders almak ve dahası Anayasal sorumluluklarına harfiyen uymak yerine hala tahrik edici bir üslupla gündem mimarisine özenmesi yadırgatıcı olduğu kadar fahiş bir yanlıştır. AKP’nin bir Türkiye partisi haline gelmesi, her şeyden önce Erdoğan’ın gölgeli ve arızalı mizaç ve yönlendirmesinden arınmasına bağlıdır. Sayın Davutoğlu’nun Erdoğan’ın tesir alanından çıkması, bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durması partisinin hükmü şahsiyetine saygısının bir gereği olmasının yanı sıra AKP’ye oy veren kardeşlerimize bağlılığının da bir mükellefiyetidir.

ERDOĞAN'IN AHKAM KESMESİ..."

Türkiye yakılıp yıkılırken Erdoğan’ın koalisyon bilirkişisi gibi ahkam kesmesi, yetki ve görev sınırlarından üst üste taşması kabul ve izah edilemeyecek bir edep noksanlığıdır. Erdoğan’ın AKP’ye atfen söylediği; 'Kendi ilkeleriyle karşı düşüncenin örtüşmesi lazım, herhalde örtüşmüyorsa intihar edecek hali yoktur.' ifadeleri açıkça tarafsızlığını ihlal ve yok sayan bir Cumhurbaşkanı’nın sorumsuzca açıklamasıdır. 20 Temmuz’dan bu yana geçen üç haftalık sürede 36 vatan evladının şehadetiyle milli yürekler kavrulmuşken, Erdoğan’ın siyasi ikbal ve seçim hesabı yapması bu aziz ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.”

"ERDOĞAN ISLAH OLMALI..."

"Erdoğan mutlaka ıslah olmalı, şahsına çeki düzen vermelidir” ifadesini kullanan Bahçeli, şunları kaydetti:

“AKP-CHP arasında süren ve yarın saat 14.00’te yapılacak önemli koalisyon buluşmasının arifesinde Erdoğan’ın üçüncü muhatap olarak devrede olması demokrasinin ruhuna kastetmektir. Hükümeti kurma görevi Sayın Davutoğlu’ndadır. En güçlü ve muhtemel koalisyon ortağı olarak da CHP ön plandadır. AKP-CHP arasındaki görüşmeleri sabote etmek, kurulması an meselesi bir koalisyon hükümetini dinamitleyerek seçimlerin yenilenmesine çalışmak milli iradeye savaş açmakla özdeştir. Siyasi normalleşmenin önünde en büyük kasis ve engel şeklinde duran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buna hiç hakkı yoktur.

"DAVUTOĞLU İTİRAZ ETMELİDİR"

AKP, bir kişinin pençesine düşmüş, bir kişinin koyu vesayetine mahkum edilmiş bir parti olmamalıdır. Buna en başta Sayın Davutoğlu itiraz etmelidir. Anayasa’nın 116. Maddesiyle ilgili esneme payının olmadığını, hükümet kurulmasıyla ilgili sürenin azaldığını belirli aralıklarla iddia eden Erdoğan’ın susması, seviyeli davranması en doğru seçenektir. Kaldı ki, Anayasa’nın mezkur maddesi kesin bir hüküm olmayıp, gerektiği ve takdir edildiği durumda uzayabilecek, sonuç itibariyle Türkiye hükümetsiz bırakılmayacaktır.