Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikir Işık, İstanbul'da “Intel Galileo-İcat Kiti Programı"nın tanıtım toplantısına katıldı. Bakan Işık burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, TÜBİTAK'ın mahkemelerin talep ettiği inceleme yazılarına, eleman yetersizliği nedeniyle yanıtlayamadığı iddialarına ilişkin soru üzerine, “TÜBİTAK'ın adli bilirkişilik sorumluluğu yok.

Yani TÜBİTAK'ın ne kanununda ne mevzuatında, 'bu adli bilirkişilik yapacak' diye bir sorumluluk TÜBİTAK'a yüklenmemiştir" dedi. Bakan Işık , “Sizlerde çok iyi biliyorsunuz ki TÜBİTAK, özellikle bu Balyoz, Ergenekon, Böcek davaları gibi davalarda maalesef mahkemeler tarafından, özellikle belirlenen bilirkişilerin verdiği raporlardan dolayı ciddi yıprandı, çok tartışıldı. Delil eklendi, şu oldu, bu oldu falan filan…

Ben de Bakanlık görevini devraldığım zaman bu konularda gerçekten kamuoyunda TÜBİTAK'ın güvenilirliğine zarar verdiğini düşündüğümüz o paralel yapıyla ilgisi olduğunu düşündüğümüz 8 kişiyi, bunlar oraya bilerek gelmişler. Yani 8 kişi var ve tamamı bu yapıyla ilgili ve bilerek gelmişler. Başka kimseyi de barındırmamışlar. Onun için nasıl rapor isteniyorsa öyle rapor da yazılmış. Bu insanların iş hukuku çerçevesinde TÜBİTAK ile ilişiğini kestik" diye konuştu.

“BUNLAR PROJE PERSONELİ. KENDİ PROJELERİ VAR"

Bakan Fikri Işık, TÜBİTAK'ta yeni insanların istihdam edildiğini ifade ederek, “Fakat bu insanların böyle tek bir sorumluluğu yok. Sadece gelecek, mahkemeler tarafından görevlendirilen veya verilen işlere bakacaklar diye bir sorumluluk yok. Bunlar proje personeli. Kendi projeleri var. BU projelerde çalışacak ama aynı zamanda da bu konularda mahkemelerin istedikleri desteği sağlayacak" dedi.

“SANKİ SORUMLUYMUŞ VE SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMEMİŞ GİBİ"

“Takdir edersiniz ki, her mahkemeden gelen her harddiski istenen zamanda bu insanların yetiştirme şansıda yok" diyen Bakan Işık sözlerini şöyle sürdürdü: “Bazı mahkemeler de şöyle bir şey yapıyorlar; hem şeyi gönderiyor, hem de diyor ki 'sen bunu bir ay içersin de sonuçlandırmadın'. Sanki sorumluymuş ve sorumluluğunu yerine getirmemiş gibi mahkeme, uyarı yazısı gönderiyor. Yarın orada ki çalışan insanlarda bir endişede oluşabiliyor, 'benim sorumluluğum olmadığı halde, bir cezai yaptırımla karşı karşıya kalabilirim' endişesi oluşuyor.

Dolayısıyla burada çok grift, inceleme gerektiren mahkemelerde TÜBİTAK şunu söyleyebilir; 'bu konuyu adli bilir kişlere siz gönderebilirsiniz ve adli bilirkişiler bu konuda değerlendirme yapabilir. Bizim bunu sizin istediğiniz sürede cevap vererek yetiştirme şansımız yok'. Yazının içeriği budur. Bu da yanlış değildir. Ama buna rağmen şu ana kadar TÜBİTAK, özellikle pek çok mahkemenin bu konuda ki taleplerine imkanları ölçüsünde cevap verdi. O gayretin de içerisindeyiz. Ona yönelik belki eleman takviyesini de süreç içerisinde yapıyoruz.

Yapmakta durumundayız. Ama bir de şunu takdir etmenizi beklerim; bu işlerde alınan eleman, bugün alındı yarın rapor verecek düzeyde bir bilgi birikimine ulaşmasını da bekleyemeyiz. Bunların yetişmesi için belirli bir süre gerekiyor. O sürede, bir boyacı küpüne daldırıp çıkaramıyorsunuz. Mutlaka bir eğitim süreci gerekiyor, mutlaka bir tecrübeyi kazanması gerekiyor. TÜBİTAK'ın o mahkemeye gönderdiği yazı bu söylediğim konularla ilgili. Bizim açımızdan anormal bir yazı değil"