Geçen yıl, yaklaşık 968 bin binek ve hafif ticari araç satıldığını hatırlatan Aybar, "Bu, bir yıl öncesine göre yaklaşık yüzde 26'lık artış anlamına geliyor. Hepimizi pozitif yönde yanıltan bir artış gelmiş oldu. 2015 yılının genel özelliği buydu" yorumunu yaptı.

Otomotiv sektöründe 2016'nın geçen yıla paralel geçeceği öngörüsünde bulunan Aybar, sözlerini şöyle sürdürdü

Bunu destekleyecek bazı öngörüler var. Her şeyden önce bir istikrar var. Makroekonomik açıdan bu istikrarın 2016 yılında etkili olacağını düşünüyoruz. Orta Vadeli Program'da (OVP) yüzde 5'e kadar inebilecek enflasyon hedefinden bahsediliyor.

Bu yıl, döviz kurlarıyla ilgili eskisi kadar yüksek oynama beklenmiyor. Türkiye'de istihdamın yeniden artacağı ve işsizlik oranının yüzde 10,2'den yüzde 9,6'ya çekileceğinden bahsediliyor. Bütün bunlardan çıkan sonuç; Türkiye'de yeni yatırım ortamının oluşacağı, bu yatırım ortamıyla yeni iş sahalarının açılacağı ve dolayısıyla ekonomik açıdan daha canlı bir yıl geçirileceği yönünde. Büyüme hızının OVP'de yüzde 4'ün üzerine çıkacağı da söylendi. Demek ki fena bir yıl beklemiyoruz. Tüm şartlar değerlendirildiğinde, 2015 yılının paralelinde bir satış hacmini beklememiz doğal.

Vergilendirmede çevre değerlerinin dikkate alınmasını önemsiyoruz


Aybar, Türkiye'de otomobilde yüksek vergi oranlarıyla karşı karşıya kalındığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu

Bunun AB ortalamalarına doğru inmesi lazım ama bunun için Türkiye'de belli bir makroekonomik denge gerekiyor. Bu denge henüz olmadı ki ülkemiz maalesef vergi oranlarını uygulamaya devam ediyor. Umarım önümüzdeki yıllar bu konuda bize ümit verir.

Otomobillerin lükslük kat sayısına, motor silindir hacimlerine göre hesaplanan vergiler var. Vergilendirmede, daha çok çevre değerlerini dikkate alan ve yakılan yakıtın çıkardığı karbon emisyonuna göre değerleme düzeyinin başlamasını, gelecek nesillerimiz için son derece önemsiyoruz. Bu aşamada, kilometrede 120 gramın altında karbondioksit salımı yapan motor teknolojileri var.