Ağbal, yaptığı açıklamada, seçim beyannamesinde yatırımcılara anahtar teslim fabrika binaları sözü verdiklerini anımsatarak, Hükümet Eylem Planı'na da koydukları bu vaade ilişkin çalışmalara başladıklarını vurguladı.

Bununla ilgili mevzuat altyapısını da Bütçe Kanunu'na hüküm koymak suretiyle yaptıklarını ifade eden Ağbal, "Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız bu çalışmanın koordinasyonunu üstlendi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ikincil mevzuat hazırlayacak, o da Yüksek Planlama Kurulu kararı ile uygulamaya girecek.

Buna göre, biz uygulamayı İl Özel İdareleri üzerinden yapacağız. İl Özel İdarelerimiz belirli sayıda, 5'den az olmamak üzere yatırımcılardan talep toplayacak, bu talepleri Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına iletecek" diye konuştu.

Ağbal, bütün illerden toplanan taleplerin değerlendirmeye tabi tutulacağını belirterek, "Bütçe imkanlarımız çerçevesinde bu kaynak İl Özel İdarelerimize aktarılacak. Bu kapsamda ya Hazine arazileri ya İl Özel İdarelerinin, belediyelerin mevcut arazileri içerisinde veya Organize Sanayi Bölgelerindeki (OSB) boş arsalarda bu alanlar oluşturulacak. Burada yatırımcılarımızın talepleri dikkate alınacak ve bunlar sembolik denilebilecek fiyatlarla yatırımcılarımıza, işletmelerimize kiralanacak" ifadesini kullandı.

GEREKİRSE İLAVE KAYNAK KOYABİLİRİZ

Daha az gelişmiş bölgeler ve iller bulunduğuna dikkati çeken Ağbal, şöyle devam etti:

Çoğu zaman yatırımcı, 'bana bir kapalı alan verseniz ben makinemi, ekipmanımı alıp gelir, orada şu kadar insana iş ve aş veririm' diyor. Dolayısıyla biz de bunu gördüğümüz için valiliklerimiz bu çerçevede bakanlıktan aldığı kaynakla talebe dayalı bu alanı oluşturacaklar. 5 veya 10 yıl olabilir yatırımcıların taleplerine bağlı olarak buraları kiraya vereceğiz. Böylelikle seçim beyannamemizde söz verdiğimiz konulardan birini de hayata geçireceğiz.

Ellerinde bu amaç için ayrılmış bütçe kaynağı olduğunu vurgulayan Ağbal, şunları kaydetti:

Bu sadece 1 yıl için ayrılmış bir kaynak değil, eğer uygulamanın başarılı olduğunu görürsek ki inşallah başarılı olacak, biz buna devam edeceğiz. Böylelikle özellikle orta ölçekli üretim, imalat işletmelerimize mekan oluşturacağız.

Hem hazır bir mekan olması bakımından işletmelerimiz için bir kolaylık olacak hem de sembolik denilebilecek kira fiyatıyla vereceğimiz için maliyetleri de aşağıya çekecek. Bu oluşturacağımız alanlarda elektrik, su, doğalgaz ihtiyaçlarının karşılanması konusunda da gereken ön hazırlıkları yapacağız.

Ağbal, konuyla ilgili gerekirse ilave kaynak da koyabileceklerini dile getirerek, "Bir kaynak sınırı olduğunu düşünmüyorum. Önemli olan bu projenin başarılı şekilde uygulanması. Özellikle Bayburt gibi yatırımcı çekerken yeterli mekan olmayan iller için bu itici bir güç olacak inşallah" diye konuştu.

HAZİNE ARAZİLERE DE KULLANABİLECEK

Fabrikaları, OSB olan illerde bu alanlar içinde inşa etmenin öncelikleri arasında olduğunu ifade eden Ağbal, şu değerlendirmede bulundu:

Çünkü OSB'lerin ortak altyapısı zaten hazır. Dolayısıyla orada sinerji de oluşturabiliriz. Bu şekilde yeri olmayan illerde ise uygun arsalarda yapacağız. Maliye'nin Hazine arsalarını da bu amaçla İl Özel İdarelerimize kullanması için vereceğiz.

Burada öncelikli olan tabii ki bizim 5'inci, 6'ncı bölge dediğimiz veya 4'üncü bölge dediğimiz gelişme bakımından diğer illere kıyasen daha fazla gelişmeye ihtiyacımız olan illerimiz var. Bu projeleri oralardan başlatacağız inşallah.

Ağbal, "yatırımcının fabrikasını, anahtar teslim olarak devlet yapacak denilebilir mi" sorusunu şöyle yanıtladı:

İl Özel İdaresi projeyi bütün her şeyi ile tam hale getirecek. Yatırımcının talebine uygun olarak inşaat yapılacak. Birden fazla işletmeci eğer aynı bina bloku içerisinde yer alıyorsa bölümleri yapılacak ve içiyle ilgili düzenlemeler tamamlanacak. Elektrik, su, doğalgaz bağlantıları yapılacak. Yatırımcı sadece anahtarı alacak, makine ekipmanını getirecek ve orada çalışmaya başlayacak.

TÜRKİYE'NİN MÜLTECİ DUYARLILIĞI

Maliye Bakanı Naci Ağbal, Türkiye'nin mülteci konusuna öncelikli bir insanlık sorunu olarak baktığını belirterek, "Allah kimsenin başına getirmesin... O kardeşlerimizin hiç birisi bulundukları ülkeyi boştan yere terketmiyorlar. Orada büyük bir zulüm var, bir devlet terörü var ve biz de bu kardeşlerimizle komşuyuz. Ülkemize sığınmışlar, biz onlara kucağımızı, yüreğimizi, şehirlerimizi ve evlerimizi açtık ve açmaya da devam ediyoruz" diye konuştu.

Türkiye'nin bu olayda dünyaya örnek olduğunu vurgulayan Ağbal, şöyle devam etti:"Öyle bir örnek oldu ki bugün Avrupa Birliği (AB) ülkeleri çok daha az sayıda mülteci sorunuyla karşı karşıya kaldıklarında bocalıyorlar ama bugün Türkiye'de 2 milyon 700 bin civarında mülteci var.

Bunların yaklaşık 300 bini kamplarda yaşıyor. Çok sağlıklı, modern, eğitim, sağlık, altyapısının olduğu kamplarda yaşıyorlar. Şehirlerde de bu insanlar artık geçen sene sağladığımız imkanlarla iş yapabiliyorlar, çalışabiliyorlar, ekonomik bir değer de oluşturuyorlar.

Ağbal, "Yürütülen müzakerelerde kaynak meselesi ön plana çıksa da bir an önce yapılması gereken şey Suriye'deki gerçekten insanlık dramı diyebileceğimiz hadiselerin yönetilmesi ve onun dışındaki bölgelerden gelen bu mülteci akınının da önlenmesi" değerlendirmesinde bulunarak, "Burada ortaya konulacak yaklaşımlar, alınacak tedbirler, kaynak ülkelerinden başlayan bu mülteci akınını durduracaktır. Burada AB ülkeleriyle Türkiye'nin yaptığı iş birliği çok önemlidir. Türkiye burada çok önemli bir inisiyatif almıştır. AB ülkeleri tarafından da Türkiye'nin aldığı bu inisiyatif takdirle karşılanmaktadır" dedi.