Kurtulmuş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.

Basın özgürlüğüyle ilgili eleştiriler olduğunu anımsatan Kurtulmuş, bugün Türkiye'de hangi siyasi görüşten olursa olsun kendisine yakın radyo ve televizyonların bulunduğunu, 1500'ün üzerinde radyo ve televizyonun yayın yaptığını, bununla ilgili kimsenin de şu ya da bu görüşte yayınları yapmasını engelleyecek mevzuat olmadığını söyledi.

Gazetecilerin yargılanma süreçlerinde aslolan hususun tutuksuz yargılanma olduğunu ifade ettiklerini anımsatan Kurtulmuş, tutuklanmarıyla ilgili kararın hükümet tarafından değil yargı organları tarafından verildiğini söyledi.

Şu anda 67 tutuklu gazeteci olduğunu aktaran Kurtulmuş, bunlardan sarı basın kartı bulunan 5 kişiden birinin mahkum edildiğini, bunun da basınla ilgili değil adi suçla ilgili olduğunu kaydetti. Kurtulmuş, 67 kişiden 37'sinin ise adi suçlardan tutuklu olduğunu dile getirdi.

Bazı kanalların Türksat uydusundan çıkarılmasına ilişkin hükümetin bir talebinin olmadığını söyleyen Kurtulmuş, ilgili şirketlerle Türksat arasındaki hizmet sözleşmeleri kapsamında Türksat tarafından bir tasarrufun söz konusu olduğunu kaydetti.

Siyasi partilerin grup toplantılarıyla ilgili, partilerin Meclisteki sandalye sayılarına göre TRT'nin bir yaklaşımının olduğunu belirten Kurtulmuş, AK Parti'nin grup toplantılarının yaklaşık 60 dakika, CHP'nin 20-25 dakika, MHP'nin 10-15 dakika arası, HDP'nin de 10 dakika verildiğini söyledi.

Kurtulmuş, CHP kurultayında Genel Başkanın konuşmasının 69 dakika, milletvekillerinin konuşmasının da 38 dakika olmak üzere, toplamda 120 dakika kurultayın TRT tarafından yayınlandığını aktardı.

Çok yoğun bir mücadele veriliyor.

Kurtulmuş, terör konusuna ilişkin olarak da Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da çok yoğun bir mücadele verildiğini, ülkenin birliğinin bütünlüğünün sağlanması, terör örgütünün tamamen etkisiz hale getirilmesi için 4 ana birimin yüksek bir koordinasyon içerisinde hareket ettiğini söyledi.

Kurtulmuş, "Ancak zaman zaman bu birimler içinde kontrolsüz bazı işler de oluyor. Mesela, Silopi'de bir teröristin cenazesinin polislerden bir kısmı tarafından yerde sürüklenmesi tam manasıyla bir skandaldı. Bununla ilgili 4 emniyet görevlisi hakkında açığa alınma kararı verildi.

Bir taraftan terör örgütü mensuplarıyla sivil vatandaşı ayırt etme konusunda azami gayret sarf ediliyor. Diğer taraftan da bu mücadelede hukuk içerisinde kalınması için azami gayret sarf ediliyor. Bu gayretlere rağmen kontrol dışı olan hareketler konusunda da ilgili birimler soruşturmalar açıyor" diye konuştu.

Etnik ve mezhebi fay hatları üzerinden bölünme sürdürülüyor.

Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada bir bölünme sürecinin yaşandığını, bu bölünmenin etnik ve mezhebi fay hatları üzerinden sürdürüldüğünü dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

Maalesef bu bölünmeler üzerinden de hem bölge ülkelerinin bir kısmı hem de küresel güçlerin bir kısmı bu bölgede vekalet savaşı yürütüyor. Bu vekalet savaşlarına karşı Türkiye olarak çok uyanık olmak mecburiyetindeyiz. Daha fazla bölünmenin değil daha fazla entegrasyonun merkezi ve sözcüsü olmak durumundayız. Türkiye bu bölgede güçlü bir şekilde ayakta durmayı başarırsa ki hepimizin ortak sorumluluğu burası, biz bu bölgedeki fay hatlarının daha fazla kırılmalarına mani olabiliriz.

Türkiye, bu coğrafyanın kilit taşıdır. Terör örgütlerinin hepsinin 20 Temmuz'dan bu yana Türkiye'nin başına musallat olmasının temelinde de bu kilit taşının sökülerek bu coğrafyanın revaklarının darmadağın edilmesi vardır. Büyük resmi görmeden teröre karşı etkin bir pozisyon alamayız. Bunun için hepimize önemli sorumluluklar düşüyor.

Terörün bu kadar azmasının bir başka temel nedeni de küresel sistemin çözüm üretme kabiliyetini yitirmiş olması" ifadesini kullanan Kurtulmuş, "Ne Ukrayna ne Suriye'de sorun çözülebiliyor. Bizim medeniyet tecrübemiz bu sorunların çözümünde son derece faydalı olur" dedi.

Olan şey Türkiye'nin demokratikleşmesidir.

Din, cumhuriyet ve laiklik üzerindeki tartışmaları hiç kimsenin kendi babasının malıymış gibi kullanamayacağını belirten Kurtulmuş, "Müslümanlık hiç kimsenin inhisarında değildir. Öbür tarafta 'şu partinin mensupları buyrun cennete' diye söylenmeyecek.

Her partinin içinde iyi Müslümanlar vardır daha az iyi Müslümanlar vardır. Buna biz karar veremeyiz. Siyaseti, din bir tarafta diğer tarafta da Cumhuriyet ve laiklik eksenindeki tartışmalardan çıkarmak da artık zorunludur. Bu da eski Türkiye'ye ait tartışmaydı" dedi.

Hiç kimsenin inhisarında Müslümanlık olmadığı gibi demokrasi, cumhuriyet veya laiklik de hiç kimsenin inhisarında değildir" ifadesini kullanan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

Bize uluslararası platformlarda şunu soruyorlar: Türkiye son zamanlarda Müslümanlaşıyor mu? Hayır, Türkiye Müslümanlaşmıyor. Biz aşağı yukarı bin küsür yıldır Müslüman olan milletiz, Müslümanlığı yeni tanımadık. Bu millet, kodlarına yerleşmiş olan Müslüman kültürü içerisinde yer alıyor. Olan şey Türkiye'nin demokratikleşmesidir. Merkezde olmayan, taşradaki insanların önündeki engeller ortadan kalktıkça halkta ne varsa o doğal olarak merkeze taşınıyor.

Bizim bölgedeki bütün ülkelerden farklı bir tecrübemiz daha var. Ona da sahip çıkmamız lazım. Bölge ülkeleri darmadağın edilirken biz her şeye rağmen sorunlarımızı bir türlü çözebilme kabiliyetine sahipsek, bunun sebebi, sandığın ortada olmasıdır.

Milli iradenin şu ya da bu şekilde tecelli ediyor olmasıdır. Allah'tan ki Meclis var. Gece dörde kadar çalışıyor. Burada oyun oynamıyoruz, dalga geçmiyoruz. Bu saatlere kadar ciddiyetle, hepimiz kendi perspektifimizden ülkenin meselelerine çözüm bulacak sözleri üretmeye çalışıyoruz. Eksiklerimiz var, bunları gidereceğiz ama sonuçta işleyen bir demokrasiye sahip olmanın bölgede Türkiye'yi ayrıcalıklı bir noktaya getirdiğini de unutmayalım.

Irak işgali olmasaydı DAEŞ, Afganistan işgali olmasaydı Taliban olmayacaktı.


Bugün İslam dünyasının durumunun içler acısı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Eğer Amerika'nın Irak'ı işgaliyle başlayan süreç olmasaydı bugün küresel ölçekte DAEŞ diye bir örgüt karşımıza çıkmayacaktı. Afganistan işgali olmasaydı bugün karşımızda Taliban, El Kaide diye bir örgüt olmayacaktı" diye konuştu.

Kurtulmuş, Türkiye'nin üzerine düşen bir başka sorumluluğun da aşırılıklarla mücadele olduğunu ifade ederek, "Bizim İslam dünyasındaki gerilimlere cevap verebilecek bir Anadolu İslam geleneğimiz var. Siyaset olarak iç meselelerimizi rıza ve müzakereye dayalı bir şekilde, küresel meseleleri de insan kardeşliği çerçevesinde çözebilirsek sorunlarımızı çözecek perspektifi küreselleştiririz" dedi.
Editör: TE Bilisim