Ünlü Medyatik Psikolog & Aile Danışmanı Gülten Şarlak; “Psikoloji sürekli gelişen bir bilim”

Ünlü Psikolog & Aile Danışmanı Gülten Şarlak ile Depresyon ve çocuklarda uyum bozuklukları hakkında merak edilenleri konuştuk.

Ünlü Medyatik Psikolog & Aile Danışmanı Gülten Şarlak; “Psikoloji sürekli gelişen bir bilim”

Merhaba Gülten Hanım sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?

Merhabalar ilk öncelikle bana bu şansı tanıdığınız ve halkımızı bilinçlendirme noktasında vesile olduğunuz için teşekkür ederim. Denizli’de doğup büyüdüm. Denizli’nin en iyi liselerinden biri olan Nalan Kaynak Anadolu Lisesinden mezun oldum. Öğrenim görmeyi çok istediğim bölüm olan Psikoloji bölümünü İstanbul Aydın Üniversitesinde %100 burslu kazanarak eğitim görme hakkı elde ettim. 1 yıllık İngilizce eğitimim ardından 4 yıllık psikoloji eğitimimi tamamladım. Lisans eğitimim esnasında bir çok yerde staj yapıp çeşitli grupları inceleme imkânım oldu. Suça sürüklenen çocuklar, gerçeklik algısını yitiren psikoz ve nevroz servisindeki hastalar, öğrenci grupları, psikolojik danışmanlık merkezindeki danışan grubu ve daha birçok grubu gözlemledim, çeşitli psikososyal müdahale çalışmaları içinde aktif bir şekilde yer aldım. Ayrıca lisans eğitimi sürecinde ve meslek hayatımda birçok seminer ve eğitimlere katıldım.450 saatlik aile danışmanlığı programına katılarak psikolog unvanımın yanı sıra Aile danışmanlığı unvanını da aldım. Sonrasında çeşitli etnik ve kültüre sahip savaşa maruz kalan çocuklarla çalıştım. Rehberlik araştırma merkezinde ekip olarak şehre yönelik Risk Analizi çalışması hazırladık. Şuanda da uzun zamandır İstanbul’da hastanede aktif bir şekilde danışan ve hasta görmekteyim. Ayrıca zaman zaman çeşitli televizyon programlarında psikolojiye dair bilgiler vermekteyim.

Peki, Gülten Hanım birçok grubu gözlemleme şansı elde ettiğinizi söylediniz. Bu süreçte sizi etkileyen bir durum oldu mu?

tabi ki birçok etkileyen durum söz konusu oldu. Ama burada özellikle altını çizmek istediğim bir konu var. Özellikle suça sürüklenen çocuklar ve kolejdeki çocuklarla çalıştığım süre içerisinde çok büyük bir fark gördüm. Ailenin eğitimi, sosyoekonomik ve sosyokültürel düzey, içinde yaşamı aktif bir şekilde geçirilen çevre ve ortam, ailenin çocuklara gösterdiği tutum, arkadaş çevresi ve daha birçok farklı etken çocuğun gelecekteki yaşamını doğrudan etkiliyor. Elbet çocuğun gelişiminin biyolojik ve fizyolojik bir yanı söz konusu ama çevresel faktörlerde azımsanamayacak büyüklükte bir etkiye sahip. Ailelerin bu faktörlere dikkat etmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Birde davranışçı ekolün ünlü isimlerinden biri olan Watson’un bir sözünü söylemeden geçemeyeceğim. “Bana bir düzüne sağlıklı, iyi yapılı çocuk getirin. Bu çocukların yetenekleri, eğilimleri, kabiliyetleri, mesleki ilgileri ve hatta genetik bağlarına rağmen; ben size rastgele seçtiğim çocuklardan her birini özel alanda doktor, hukukçu, sanatçı, iş insanı, dilenci, hırsız yetiştirmeyi garanti ederim.”

Gerçekten çok haklı ve doğru konuşuyorsunuz Gülten Hanım. Bu konuda halkımızın bilinçlenmesi çok önemli. Gülten Hanım medya ve televizyon programlarında aktif olduğunuzu ve çeşitli programlara katıldığınızı biliyoruz. Özellikle televizyon sektörü ile ilk ne zaman tanıştınız?

Henüz 19 yaşında üniversite 2. Sınıfta ATV’de Kenan Işık’ın sunduğu ‘Kim Milyoner Olmak İster? ‘ yarışması ile tanıştım. Çok farklı bir deneyimdi benim için ekran önüne çıkmak gerçekten farklı bir beceri ve özgüven istiyor. Var olan heyecan ve kaygıyı yönetmekte önemli. Eleştirilere açık olmakta gerekiyor bu noktada çünkü sizi izleyen birçok insan olumlu olumsuz eleştiri yapıyor. Bu anlamda bunlara dirençli ve hazırlıklı olmakta fayda var. Ben sesli soruda elenmiştim. Ama iyi ki katılmışım benim için hayatımda çok güzel bir deneyim, anı ve heyecan olarak kaldı. Tabi psikolog olarak sonraki katıldığım televizyon programları içinde bir hazırlık oldu.

İzlediğim kadarı ile yaşınıza rağmen özgüvenli duruyordunuz. Ve kendinizi gayet iyi ifade etmişsiniz. Güzel bir deneyim olmuş. Gülten Hanım son zamanlarda depresyon popüler hastalıklardan biri biliyorsunuz ki bununla ilgili de Kanal d de birçok bilgi verdiniz. Depresyon ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Depresyon nedir?

Depresyon duygu durum bozuklukları adı altında yer alan psikolojik rahatsızlıklardan biridir. En az iki hafta boyunca süregelen umutsuzluk, yetersizlik, çaresizlik duygularının yoğun bir şekilde yaşandığı, eskisine göre enerji düzeyinde bir azalmanın söz konusu olup eskiden ilgi duyulan etkinliklere dair ilgi kaybının yaşandığı, hayattan zevk alamama, mutsuzluk, üzüntü ve karamsarlığın hakim olduğu, cinsel istekte azalma, öfke, dikkat ve konsantrasyon konusunda problem, ağlama nöbetleri hatta ileri düzeyinde ölüm ve intihar düşüncelerinin hakim olduğu bir tablodur.

Depresyona yol açan faktörler nelerdir?

Aslında birçok faktör söz konusu. 3 ana grupta toplamak gerekirse; biyolojik, çevresel faktörler ve kişilik özellikleri diyebiliriz. Beyinde salgılanan seratonin, nöradrenalin gibi hormonların normalden daha az salgılanması, önceki nesillerde depresyonun varlığı ve kişilik olarak daha mükemmelliyetçi ve içedönük olması depresyonu tetikler. Yine geçmiş yaşantılardaki olumsuz deneyimler, travmatik yaşantılar, çocukluk döneminde ihmal ve istismara maruz kalma, işsizlik, sosyal destek azlığı gibi çevresel faktörlerde depresyona neden olur. Yine önceden daha geleneksel bir topluluk iken şuan da daha bireyseli bir kültüre evrildik. Bu da yalnızlığa yol açtı. Sosyal desteğimiz azaldı. Teknolojinin gelişimi ile birlikte daha az iletişim kurar olduk. Yine sosyal medya araçlarıyla birlikte birbirimizi daha çok takip eder olduk. İnsanlar genellikle mutlu anlarını fotoğraflayıp videoluyolar. Buda herkes mutlu ben neden değilim? Tarzı sorgulamaları ve rekabeti getirdi. Modern çağla birlikte ihtiyaçlarımız daha çok arttı. Eskiden telefon, bilgisayar gibi ihtiyaçlarımız yokken şimdi birden fazla eşyaya sahip olmak istedik. Sahip olacağımız maddeleri elde etmek için geçen süreçteki mutluluk duygumuzla sahip olduktan sonra ki mutluluk duygumuz eşit oranlı olmadı. Bu da ayrı bir mutsuzluk kaynağı haline geldi. Daha materyalist maddeci bireyler olduk. Yine geçmişte avcılık gibi daha harekete dayalı bir toplum iken şuan günümüzde hareket oranımız haftada 2-3 saati geçmiyor. Önceden açık alanlarda daha fazla vakit geçirirdik şimdi ise günümüzün büyük bir kısmını kapalı alanlarda geçirmemize neden oluyor. D vitaminin ruhsal hastalıklarla ilişkisine dair birçok araştırma mevcut. D vitamin kaynağı olan güneş ışığından mahrum kalmamız da depresyonu tetikleyen başka faktörlerden.

Gülten Hanım depresyon nasıl tedavi edilir?

Hafif ve orta düzey depresyonda psikoterapi yeterli iken ağır düzeyde mutlaka ilaç tedavisi alınmalı. Terapi ekollerinden bilişsel davranışçı terapi bu anlamda oldukça etkili. İntihar oranlarının %70’ i depresyon kaynaklı o yüzden kişilerin uzmanlardan destek alması önemli. Lütfen bu durumu göz ardı etmeyelim.

O zaman okurlarımızın böyle bir rahatsızlıkla karşı karşıya kaldıklarında mutlaka tedavi olması gerektiğinin bizde altını çizelim. Peki Gülten Hanım daha önce farklı etnik gruplarla özellikle savaşa maruz kalan çocuklarla çalıştığınızı söylediniz. Bir uzman olarak buna dair aktarmak istediğiniz gözlemleriniz mevcut mu?

Aslında evet. Türkiye gün geçtikçe farklı etnik kökenlerin bulunduğu çok kültürlü bir topluluğa doğru evrilmekte. Bu anlamda da özellikle savaşa maruz kalmak gibi travmatize olmasına neden olacak olaylarla karşı karşıya kalmış çocuklar için çeşitli psikososyal müdahele ve psikolojik tedavi süreçleri önem arz ediyor. Yine okulun içinde tutulması ve eğitim sürecini devam ettirmeleri çok önemli. Çünkü biz biliyoruz ki eğitimden okuldan uzak tutulan çocuklar da davranış bozuklukları ve suça sürüklenme çok daha fazla görülüyor. İnsanların artık okulları bir öğretim kurumundan ve ya meslek kazandırmadan ibaret görmeyip, çocuklarda istendik davranış oluşturma sağlıklı bir ahlaki, kişilik, sosyal ve bilişsel gelişimin oluşumunda da büyük rol oynayan birer eğitim kurumu olduğunu anlayıp, çocukların eğitim hayatına mümkün olduğunca destek olmaları gerekiyor. Yine bu grupta kayıpların çok fazla olması nedeniyle çocuk yaşta çalışmak zorunda kalma ve eğitim sürecine devam edememe gibi problemler de mevcut. Ama bu koşulların iyileştirilmesine yönelik gerek sivil toplum kuruluşları gerekse devlet kurumları bir hayli çalışmakta ve çalışmalar yapmaktadır. Travmatize olaylar yaşamış kişilerde post travmatik stres bozukluğu ve depresyon görülebiliyor yine bu kişilerin mutlaka bir terapi sürecinden geçerek uzman yardımı alması gerekiyor.

Gülten Hanım son dönemlerde yine çocuklarda uyum bozukluklarının arttığına yönelik birçok araştırma mevcut. Bunun hakkında neler söylemek istersiniz?

Aslında uyum problemleri çok geniş bir konu. Buna neden olan fizyoloji, genetik, zeka, aile tutumları ve çevresel faktörler seklinde birçok etken söz konusu. Çocuklarda görülen uyum bozuklukları tırnak yeme, alt ıslatma, dışkı kaçırma, saldırganlık, parmak emme, tikler vs. diyebilirim. Bu uyum problemleri söz konusu olduğunda yine aileler mutlaka uzman yardımına başvurmalı aksi halde bu sorunlar ileride büyüyerek devam edecek ve ya yerine yeni davranış bozukluklarını getirecektir. Çocuklarla çalışırken mutlaka aileyle çalışmak gerekiyor hatta gerekirse okuldaki öğretmenlerle de işbirliği yapmak önemli. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar çünkü epey uzun bir konu.

Çok teşekkürler Gülten Hanım bize zaman ayırıp bu röportajı yapma imkanı tanıdığınız ve sizi tanıma fırsatı verdiğiniz için çok keyifli ve öğretici bir röportaj oldu. Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Ben çok teşekkür ederim benim için de keyifli bir deneyim oldu. Son olarak söylemek istediğim iyi ki psikoloji alanının içerisindeyim çünkü her şeyden önce bana kendimi tanıma, anlama ve başkalarını daha iyi anlayıp yardımcı olma fırsatı sunuyor. Psikoloji sürekli gelişen bir bilim dolayısıyla biz psikologlarda kendimizi sürekli geliştirip güncellemek durumundayız. İnsanları daha iyi nesiller yetiştirmek adına bilgilendirip, eğitmeye devam edeceğiz. Tüm eğitim ve hayatım boyunca bana destek olan aileme sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum, onları çok seviyorum. İyiki benim ailemsiniz.Tekrar teşekkürler.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.