Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın burada yaptığı konuşmadan satır başları:

"Şimdi bana diyebilirsiniz sayın cumhurbaşkanı, 'sizin bu seçim kampanyasında ne işin var' diyebilirsiniz. Yani haklı da olabilirsiniz. Fakat ben biliyorsunuz alışılmış bir cumhurbaşkanı değilim. Sipariş üzere gelmedim. Fakat cumhurbaşkanı olarak her siyasi partiye eşit mesafedeyim." 

"Ancak taraf olarak sorduğunuz zaman ben milletimin tarafındayım. Eğer birileri bazı yanlışlar yapıyorsa, yanlışlar söylüyorsa, bunu düzeltmek benim görevimdir. Ben şu anki iktidar partisinin kurucusuyum. Aynı zamanda bu partinin üç dönem milletvekili ve başbakan olarak ülkeme hizmet verdim. Ardından milletim bu makama bizleri görevlendirdi. Eğer bizim geçmişimizle alakalı bazı yanlış ifadeler kullanılıyorsa bunları düzeltmek herhalde benim görevimdir." 

AĞIZLARINA PELESENK ETMİŞLER KAÇAK SARAY

"Çıkmış bir tanesi kaçak saray. Neye dayanarak bunu söylüyorsun ya? Cumhurbaşkanlığı külliyesinin, ağızlarına pelesenk etmişler kaçak saray. Var mı belgen? Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Eğer iddianızı ispatlayamıyorsanız o zaman size bu toplumun yakıştıracağı çok ağır bir ifade vardır ben onu söylemeyeceğim." 


"EY DOĞAN!"

"Şimdi ey Doğan, niye rahatsız oldun Sen değil misin '411 el kaosa kalktı' Sen değil misin benim seçilme hakkım elimden alındığı zaman 'muhtar bile olamaz' diye başlık atan Bütün köşe yazarlarınla bize saldırdığın o günleri unutacağımızı mı zannediyorsun Cumhurbaşkanı oldum, yine aynı şekilde devam ediyorsun. Milletin verdiği oya saygın yok. Bak Doğan, ben sana şunu söyleyeyim. Bana gelip, şu anda ekranları başında bizi izleyenler, tüm milletime bunu anlatıyorum. Bugüne kadar hiçbir yerde söylemedim, bundan sonra söyleyeceğim. Bu, çok hassas bir konu." 

"Bana gelip sizin döneminizde '1'e 5 kazandım' diyen sen değil misin Bana gelip, İstanbul Conrad Otel'de, aynen şu ifadeler: 'Ben, Sayın Demirel'le de çalıştım. Ben, Tansu Hanım'la da çalıştım. Özal'la da çalıştım. Sayın Özal, medyayla da olmaz, onsuz olmaz, bana bunu söyledi. Tansu Hanım, zaten bizlerle baş edemedi.' Bunları anlatınca ben, kendisine o zaman şunu söyledim: 'Aydın Bey, ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım. Şunu bilmeni isterim. Bizim Rabbimize verilecek bir borcumuz var, can borcumuz. Onun vakti saati, onda bellidir ama şunu bilmeni isterim. Hakkın olanı her zaman alırsın ama hakkın olmayanı bizden öncekilerden aldığın gibi bizden alamazsın. Bunu bilmen lazım.' Hakkın olanı her zaman alırsın. Ama hakkın olmayanı alamazsın. Bunlar hükümet yıkmaya, hükümet kurmaya alışmış olan yazılı bir görsel medyadır."

UTANMADAN BİZİ SUÇLUYORLAR

"Bunlar, bir vahşetin tahrikçisi, müsebbibi olarak ortaya çıkmışlar, utanmadan, sıkılmadan parti binalarına yapılan saldırı için bizi suçluyorlar. Silah, sizin işiniz. Bomba, sizin işiniz. Şiddet, sizin işiniz. Yakıp yıkmak, sizin işiniz. Biz, hayatımız boyunca sadece ve sadece siyasetin meşru araçlarını kullandık. Siz dağa da gider gelirsiniz, dağ ile iyi anlaşırsınız. Dağdan da tehditler gelir. Ne olacak Bu tehditlerle mi bir yere varacağınızı zannediyorsunuz Biz, insanları yaşatmak için mücadele verdik. Çözüm Sürecini bunun için başlattık Bu ülkeye başkanlık sistemi geldiği zaman bunlar ne yapacaklarını o zaman öğrenecekler. Adana ve Mersin’de olaylar oldu. Utanmadan sıkılmadan cumhurbaşkanlığına fatura kesiyorlar. Yani Batman’a gittik, Diyarbakır’a gittik, Siirt’e gittik ve Van’a gittik. Bundan mı rahatsız oldunuz? Gideceğim tabi ya. YSK’ya bu HDP ikide bir müracaat ediyor. Cumhurbaşkanı meydanlara çıkmasın. Tabi YSK da bunları reddediyor. CHP de MHP de gitti. Bunların işi gücü zaten ya AYM ya YSK."

Hepsinin altında Mercedes var

"Ne diyorlar 1 milyon. Kaynakmış. Elinize dilinize dursun ya, hepsinin altında Mercedes var. Geçen gün bir lüks Audi’yi gösterdi gazeteler. Bu makama bu araç az bile az. Utanmadan sıkılmadan camide toplanan paralarla Mercedes alınıyor diye, bölücü örgüt ile paralel örgüt, beraber camilerde kampanya yapıyorlar. Camide cemaati bölüyorlar. Bunlar ümmeti milleti parçaladılar, anneyi evlatlarıyla, karıyı kocayla adeta dövüşür hale getirdiler. Biz Anadolu’da Kuran’ın Kürtçe mealini gösteriyoruz. Çıkıyor ertesi gün yalan söylüyor. Diyor ki, diyanet bir tane Kürtçe meal hazırlattı. O da bir vakfın hazırlattığı bir kurandı. 10 bin adet diyanet bastırıldı ve güneydoğuya bunlar gönderildi."