2010 yılında iki çalışanla 400 m2 alanda kurduğu Petektar Tohumculuk , bugün yaklaşık 100 kişinin istihdam edildiği, 40.000 m2 alan üzerinde Ar-Ge çalışmaları gerçekleştiren ve Türkiye’nin sayılı ıslahçıları arasında yer alan bir tohumculuk şirketi haline geldi.

“Hayal kurmaktan ve düşmekten korkmayın” diyen Büşra Yapıcı’ya bu mücadelesinin detaylarını soruyoruz?
Çocukluk ve gençlik yıllarım hep mücadeleyle geçti. 1999 yılında Akdeniz Üniversitesi Ziraat fakültesini bitirdim. Üniversitede okurken işçi olarak seralar da çalıştım. Bu çalışmalarımın bugün ki başarılarıma katkısı çok büyüktür.



2000 yılında eşimle birlikte bir gübre şirketi kurduk. Tohum için ar-ge çalışmalarına da bu dönemde başladım. Ar-ge çalışmalarımı yaparken , aynı zamanda gübre satışlarımız devam ediyordu. Ar-ge çalışmaları için gerekli olan finansmanı gübre satışlarından karşılıyorduk. 2005’te ekonomik sıkıntılar baş göstermeye başladı. Gübre satışları yetersiz gelmeye ayrıca sattığımız ürünün parasının tahsilatında zorluklar yaşamaya başladık.

Ekonomik sıkıntı bizi banka kredisiyle tanıştırdı bir zaman sonra kriz ve tahsilat zorlukları nedeniyle kredileri ödeyemez noktaya geldik. 2008 yılında gübre şirketimiz battı. 2008 yılının sonuna kadar bundan sonra ne yapacağım diye düşündüm.

2009 yılında, Tohum ıslahı için Antalya/Gaziler köyünde kiraladığım serada çalışmaya başladım. Artık sebze yetiştirip satacaktım ve geçimimi bu şekilde sağlayacaktım.

2009 yılının şubat ayında Antalya da sel felaketi yaşandı . Aile dostumuz olan bir çiftçimizin serasına da su basmıştı. Bana fide almaya maddi gücünün olmadığını ve deneme silor tohumu varsa dikeceğini söyledi. 40 numaralı silor çeşidini beğendi , elimde yeterli tohum vardı, kendisine verdim. 2 ay sonra çeşit bölgede 1 numara oldu.


Artık güneş doğmaya başlamıştı. 2010 yılında Petektar Tohum’u kurdum. Silor çeşidime de PTK-40 ismiyle üretim izni aldım.
Tohum şirketim şu anda 5 yaşında fakat çok fazla yol kat ettim. Türkiye’nin sayılı ıslahçıları arasına girdim. 2 kişi ile başladığımız yolda şu anda 100 kişi olarak devam ediyoruz. 400 m2 alanda başladığımız Ar-ge çalışmamız şu anda 40.000 m2 de devam ediyor. Eylül ayında ise, şuan yapımı devam eden ikinci işletmemizi faaliyete geçirmeyi planlıyorum.

Herkesin “yapamazsın” dediğini yaptım. Tam bitti artık dediğim noktada , Allah bir şekilde bir ışık verdi bana. Şu anda sürekli çalışıyorum ve sürekli büyüyoruz. 2014’te ciromuzu %100 arttırdık.

Üretimini gerçekleştirmiş olduğunuz büyük ilgi gören “Mor domates”ten bahseder misiniz?
Mor domatesi Ruslar istediği için ıslah çalışmalarına başladım. Mor domates ülkemizde olan materyallerden biridir. Tat ve aroma bakımından zengin bir domates çeşididir. Fakat raf ömrünün uzun olmaması ve şeklinin bozuk, yamuk vs. olması nedeniyle ticari boyuta taşınmamıştır.

Biz bu mor domatesi ıslah çalışmalarından geçirerek tadını ve aromasını bozmadan raf ömrü uzun, şekli güzel ve dayanıklı hale getirdik. Burada yakaladığımı başarıyı, geliştirmeye devam ettiğimiz yeni ıslah çalışmalarında da gerçekleştireceğimizi düşünüyorum.

Yerli tohum kullanımı Türkiye için neden önemli?
Türkiye genetik kaynak bakımından çok zengin bir ülke. Bitkiler yetiştiği bölgenin iklim koşularına adapte olurlar. Akdeniz bölgesinde yıllardır yetişen bir bitkiyi , kuzeye götürdüğünüz zaman yaşayamaz. Bu iklime, bu toprağa adapte olmuş materyallerden yararlanılarak yapılan ıslah çalışmalarının sonuçları çok başarılı olmakta.

Bu ıslah çalışmaları sonucu elde edilen tohumlar çiftçiler tarafından dikildiği zaman performans çok yüksek olmaktadır. Ülkemiz iklim koşullarına uygun çeşitler ıslah etmek ve kendi öz kaynaklarımızı kullanmak. Yerli tohumculuk bu yüzden önemlidir. Bundan dolayı son 5 yılda yerli tohuma talep çiftçiler tarafından artmıştır. Ayrıca ekonomiye katma değer sağlamak için önemli bir konudur .



Islah ettiğiniz ürünlere ne gibi özellikler katıyorsunuz?
Ürettiğimiz tohumlarda bir çok özelliği bir arada toplamaya çalışıyoruz. Tüketicinin istediği ürünün tat ve aromasının güzel olmasıdır. Çiftçinin istediği ise ürünün verimli olmasıdır. Satıcı istediği ürünün raf ömrünün uzunluğudur. Bu özelliklerin hepsini çeşitlerimizde toplamaya çalışıyorum. Bir de ürettiğimiz tohumun bazı hastalık dayanımlarına karşı güçlü olmasını amaçlıyoruz.

Petektar Tohumculuk’un satış ağından ve Pazar payından bahseder misiniz?

Şirketimiz piyasada silor tohumunun %95’lik satış payına sahip oldu. Domates tohumunda da yeni çeşitlerle ilerlemeye başladık. Pazarda yeni çeşitlerle bu yıl pozitif sonuçlar aldık. Yurtdışı pazarı ise ‘Petektar Tohumculuk’ ismini tanımaya başladı.