İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi'nin (İSEDAK) Daimi Başkanı olarak, İstanbul Kongre Merkezi'ndeki 30. İSEDAK Toplantısı'nın açılış konuşmasını yapan Erdoğan, I. Dünya Savaşı'nın 100. yıl dönümüne, İslam coğrafyasında kurgulanan siyasete dikkati çektiği için Batı medyası tarafından en ağır eleştiri ve hakaretlerin hedefi yapıldığını söyledi.

İÇİMİZDEKİ YABANCILAŞMIŞ KOMPLESKLİLER
Erdoğan, 1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi'nde Amerika kıtasına Kristof Kolomb'tan önce Müslümanların ulaştığını söylediğini hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bilimsel gerçeklere dayanan bu tezi sadece tekrar ettiğim için Batı medyası tarafından, aynı zamanda maalesef içimizdeki yabancılaşmış kompleksliler tarafından hedef yapıldım. Müslümanlara ayrım yapmaksızın terörist yaftasını yakıştıranlar, İslamofobi konusundaki uyarılarımızı dikkate almıyorlar. Müslümanlara hiç tereddüt etmeden, geri yaftasını yakıştıranlar, ırkçılık, adaletsizlik, çifte standart konusunda uyarılarımızı duymazdan geliyorlar. Bizim sormamızı, sorguluyor olmamızı istemiyorlar. Tarihi gerçekleri, medeniyet tarihini, bilim tarihini, siyasi, askeri, ilmi tarihi hatırlatmamızdan çok ama çok rahatsız oluyorlar. Bizim, dünyanın tamamında din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın, yoksulların hakkını savunmamızdan, dayanışmadan, barıştan söz etmemizden rahatsız oluyorlar. Onlar, adaletsizlik üstüne kurdukları iktisadi sistemin gereği neyse inanın, onu yapıyorlar. Ama biz ne onlara ne de kendimize böyle bir ayrımcılığı asla reva göremeyiz. Biz, petrol, elmas, altın, enerji yolları uğruna bitmek tükenmek bilmeyen hırs uğruna, canlara, hatta ve hatta çocuklara kıyanlardan olamayız. Biz, terörün, hoşgörüsüzlüğün, ibadethanelere saldırının, ırkçılığın, antisemitizmin yanında duramayız. Biz, onlara karşı da birbirimize karşı da kıyıcı ve kırıcı olamayız."

HİÇBİR MAZERET GEÇERLİ OLMAYACAK
İslam coğrafyasının yaşadığı acılardan daha acı olanını "süregelen manasız ihtilaflar", yaşanan trajediden daha ağır olanını "tepkisizlik, suskunluk, anlamsız mazeretlere sığınmak" şeklinde açıklayan Erdoğan, "Dünyada kendimize geçerli mazeretler bulabiliriz ama inanın hesap gününde, yani Fatiha Suresi'nde her gün tekrar ettiğimiz o hesap gününde, o hesap gününün sahibi karşında evet, hiçbir mazeret geçerli olmayacaktır. Iraklı, Filistinli, Suriyeli masum çocukların elleri, katilleri kadar, o katillerin sırtını sıvazlayan hatta o katillere susanların da inanıyorum ki o mazlumların eli, onların yakasında olacaktır" diye konuştu.

KRİZLERDEN ÇIKIŞIN YEGANE ŞARTI BİRLİKTİR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprak bütünlüğüne, iç barışına, iç işlerine, siyasetine yönelik bir niyetinin asla bulunmadığını vurgulayarak, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olmaya çalışan, yönü bir taraftan Batı'ya diğer taraftan Doğu'ya dönük ama "10 yıllardır ihmal ettiği kardeşleriyle hasretle kucaklaşmak"arzusunda olan bir ülke olduğunu dile getirdi.

DÜNYA BİLİMİNE YENİDEN BÜYÜK KATKILAR SAĞLAYABİLİRİZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 57 ülke ve 5 gözlemci ülkeyle İİT'nin, BM'den sonra üye sayısı en çok olan örgüt olduğunu kaydederek, şunları söyledi:

"BM, çocukların akan kanına seyirci kalırken, İİT da buna seyirci kalamaz. Gerek İİT ile gerek İSEDAK ile diğer komitelerle kurumlarımız, sivil toplum örgütlerimiz, üniversitelerimizle dünya barışı adına farklılık oluşturabilecek güçteyiz. Dünya bilimine yeniden büyük katkılar sağlayabiliriz. Dünya barışına, dünya siyasetine daha büyük katkılar sunabiliriz. Sadece coğrafyamızda değil, yeryüzündeki her çatışmaya müdahale edebilir, her mazlumun her yoksulun elinden tutabiliriz. Küresel ekonomiye zaten büyük katkılar sunuyoruz, ama küresel ekonomiye istikamet de çizebiliriz. Hamdolsun bunları yapacak gücümüz, birikimimiz, tecrübemiz, potansiyelimiz var. Tek ihtiyacımız olan ittifaktır, birliktir, kardeşlik hukukunun gereğini yerine getirmektir. İşte İSEDAK'ın 30'uncu toplantısının bu yeni ittifak anlayışı için bir başlangıç olması açıkçası en büyük arzumuzdur."

DÜNYA 5'TEN BÜYÜK AMA 5'E MAHKUM
Erdoğan, "Şu ana kadar BM, bütün bu yaşananlara karşı acaba bir çözüm üretti mi? Bir çözüm ortaya koydu mu? BM Güvenlik Konseyi'ne baktığımızda bu yapıda adalet var mı?" sorularını yönelterek, Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden birinin "Hayır" demesinin, bütün meseleleri kilitlemeye yettiğini dile getirdi.