Başbakan Ahmet Davutoğlu Mardin'de, "Türkiye’de Kadının Değişen ve Gelişen Konumu" konulu panelde konuştu. Başbakan, kadına şiddete karşı bir dizi önlem içeren 6 maddelik seferberğin içerini açıkladı.

Davutoğlu'nun konuşmasının satır başları şöyle;

Bizim kültürümüz kadına saygı üzerine kurulmuştur. Bizim inancımız, zinhar kadına yönelik herhangi bir ayrımcılığa dayanmaz, aksine bizim inancımız kadına ihtirama dayanır, kadını çok özel bir makamla şereflendirilmiş bir insan topluluğu olarak tanımlar.

Kadim kültürümüzü benimseyen herkes bilir ki biz de kadına olan saygı, kadına olan ihtiram inancımızın gereğidir. Resulullah'ın sünnetidir, Hz. Ayşe, Hz. Fatıma, Hz. Hatice'nin Resulullah'ın dünyasında edindiği yer itibarıyla derinlikli bir muhabbetin yansımasıdır. Nasıl şehrin estetiği mimari ise insanın estetiği de ahlaktır. Ahlakı bir nesilden bir nesile aktaran da kadındır, annedir, kız kardeştir, ninedir. Kadınlarımız olmasaydı kültürel sürekliliğimiz olmazdı. Eğer kadınlarımız o kültürel süreklilik içinde değerlerimizi gelecek nesillere aktarmamış olsalardı o nesiller o kültürün temel özlerinden mahrum kalırdı. Her şeyden önce Mardin'den bu kadim şehirden tüm milletimize hitaben demek isterim ki bizim kültürümüz kadına saygı üzerine kurulmuştur. Bizim inancımız zinhar kadına yönelik herhangi bir ayrımcılığa dayanmaz. Aksine bizim inancımız, kadına ihtirama dayanır kadını insanoğlunun en şerefli mahluk olarak yaratıldığı anlamda o şerefli insanlığın yarısını temsil eden çok özel bir makamla şereflendirilmiş bir insan toplulu olarak tanımlar. Kadın Kur'an'da bir suredir, Nisa suresi. Bizim kadim kültürümüzde kadın toplumun dışına itilmemiştir. Bizim inancımızda kadına şiddet yoktur. Anneye hürmet gösterilen her gün kadınlar günüdür bizim için. Kadın izzet ve şerefle muameleye layıktır.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Bugünlerde zamanın ruhu çözüm süreci üzerinden sağlanan kardeşlik barış ortamıdır. Dili saygıya layık kılan barışı çağırmasıdır. Gün kardeşliğe sahip çıkma günür. Kadınların sahip çıkmadığı hiçbir mesele başarıya ulaşamaz. Çözüm süreci bütün milletin malıdır ama her şeyden önce kadınlarımızın, annelerimizin, kız kardeşlerimizin malıdır. Sizlerden bu kardeşlik projesine sahip çıkmanızı rica ediyorum.

Bugün karşı karşıya getirilen gençler masum olarak doğdular. Onları karşı saflarda birbirlerine düşüren kim varsa o; bu mekana, bu toprağa ve bütün Anadolu'ya ihanet etmiştir. Bugün Türkiye'nin her yerinde doğan çocuklar 20 yıl sonra ya kardeş olacaklar ya birbirlerine düşecekler. 

AYNI ACI

Kardeşliği sabote eden bu topraklara ihanet eder. Biz onun için tarihi bir eşikte olduğumuza inanıyoruz. Gözyaşıyla bana sarılan bir şehit annesinin gözyaşlarını bağrımda hissettiğimde de Diyarbakır anneleri olarak son dönemde kahramanca bir mücadeleye çıkan çocukları dağa çıkartılmış annelerin ağladığını gördüğümde de aynı acıyı hissettim. O çocuklar bizim çocuklarımız, hepsi bizim çocuklarımız. Emin olunuz ki eğer onların arasında biran ayrım gözetirsek bu makamlar bize haram olsun. Annneler bu topraklarda çözüm sürecinin garantileridir. Türk ve Kürt, Alevi ve Sünni anneler bu barışa sahip çıkacak.  Nevruz'da hepimiz inşallah bu dönemi kardeşlik dönemi olarak geçireceğiz. ,

"KADİM KÜLTÜRÜMÜZÜN SESİNİ YÜKSELTECEĞİZ"

HDP'li bir milletvekilin, kadına yönelik şiddet konusunda İslamiyet'i suçlayan bir dil kullanmasına çok üzüldüm. 

Birçok yerde kadına yönelik şiddet konusu olsun, kadın meselesi olsun sanki geleneksel kültürümüzün, kadim kültürümüzü, inancımızın kadına yeterince saygı göstermediği ve sanki kadına yönelik şiddetin geleneksel toplumlarda ve kültürümüzde yaygın olduğu gibi bir kanaat zikredilir.

Yeni bir Mardin, Mezopotamya, Türkiye inşa edeceğiz. Yeni bir Türkiye üzerinden, yeni bir Ortadoğu inşa edeceğiz. Yeni bir Ortadoğu üzerinden, bu toprakları bataklık haline getirmeye çalışan veya öyle ifade edenlere karşı, Mardin'den kadim kültürümüzün sesini yükselteceğiz.

KADIN MİLLETVEKİLLERİNE ÇAĞRI

Meclis'te grubu bulunan 4 partinin kadın milletvekilleri el ele verip 'biz de kardeşlik diyoruz, biz de analar ağlamasın diyoruz' diye ortak bir mesaj yayımlasalar ne güzel olurdu. MHP'li, CHP'li, HDP'li bütün milletvekillerine çağrıda bulunuyorum: Bizim kadın milletvekillerimiz de burada, onlara da talimat veriyorum. Böyle bir girişim başlatın: 'Kadınlar Günü'nde ebedi ve ezeli kardeşlik girişimi'. Bizim milletvekillerimiz buna hazırdır. Ümit ederiz ki şu veye bu taraf adına konuşan bütün siyasi partilerde bu çizgide buluşurlar.

ŞİDDET TAHRİKÇİLERİNE KARŞI ÇIKIN

Hiçbir zaman şiddeti bu sokaklarda görmemiş, geçmiş 30 yıl içinde yaşanan acılarda dahi barışçıl ortamını korumuş Mardinliler, 6-7 Ekim olaylarında, bu çok kültürlü yaklaşıma ihanet eden bir şiddet ortamını gördü. Ne gerekçeyle olursa olsun, tekrar şiddeti hakim kılmak ve 6-7 Ekim olaylarında yaşanan acıları bu topraklarda, bu halka tekrar yaşatmak isteyenlere karşı el ele veriniz. O şiddet tahrikçilerine karşı öne çıkınız ve şehirlerinize sahip çıkınız. Barış ve kardeşlik şehri olan Mardin'den sesleniyorum. Şiddet tahrikçilerine karşı el ele verip karşı çıkınız. Gelin sadece özgürlükleri, demokrasiyi konuşalım.

PARTİ KAPATMA TARTIŞMASI

Demokratik siyasetin olduğu bir yerde parti kapatma olamaz. Partileri her zaman halk açar, halk kapatır. Kimsenin bu ülkede parti kapatılmasını mazur görmesi mümkün değildir. Ama madem ki böyle bir kaygı var, buradan bir çağrıda daha bulunuyorum muhalefet partilerimize. Daha Meclis faaliyetini gösteriyor, seçime de vakit var. Hemen yarın gelin, hep beraber bir anayasa değişikliğiyle parti kapatılmasını imkansız hale getirelim. 2010'da biz anayasa reformu yaparken, diğer partiler buna destek vermediği için siyasi partilerin kapatılması 3 oy gibi az bir oyla, referanduma sunulamamıştı, 327 oyda kalmıştı. O zaman sizler hep şunu düşünmüştünüz belki muhalefet partileri olarak, özellikle CHP, 'Nasıl olsa CHP hiç kapatılmaz, kapatırsa CHP kapatır ama CHP kapatılmaz.' Tek parti döneminden gelen alışkanlık, 12 Eylül dışında da olmadı. Onun için ona 'hayır' dediniz, MHP'de 'hayır' dedi, ama ilginç olan HDP'de 'hayır' dedi. Yani en çok parti kapatmaya muhatap olan HDP'de 'hayır' dedi ve o geçmedi, AK Parti oyları yeterli olmadı. Şimdi buradan sesleniyorum, işte güzel bir şans.

İşte Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum; Böyle bir kaygınız varsa gelin, 2-3 saatte biter bu iş. Hepimiz, 550 milletvekilinin imzasıyla bir daha Türkiye'de, demokrasisi de parti kapatma utancının yaşanmayacağı bir anayasa değişikliğini hep beraber oylayalım, kabul edelim.

'MEHMET ASLAN ÖYLE BİR DERS VERDİ Kİ'

Mersin'de öldürülen Özgecan artık bir simge oldu. Özgecan kızımızın katledilmesi sonrasında, esas onunla birlikte simge olan ve Anadolu irfanını yansıtan babası Mehmet Aslan'dı. Buradan Özgecan'ın babasına, bir kez daha selam ediyorum, ihtiramlarımı, hürmetlerimi gönderiyorum. 

Bir baba olarak, kız babası olarak, kızlarımın herhangi birinin bir tek saç teline bir şey değse, yüreğine ateş düşen bir kız babası olarak, Mehmet Arslan'ın bu acı içinde hiçbir intikam duygusu yaşamadan herkesi merhamete, düşünmeye, tefekküre çağıran o gür sesi var ya, işte bu toprakların sesidir. Özgecan, Allah'ın rahmetine kavuştu ama o rahmete kavuşma üzerinden öylesine bir ders verildi ki bize, o dersin gereğini herkesin yapması lazım. 

EN NAMERT ERKEK ZAYIF KADINA EL KALDIRANDIR

Biz bu çerçevede, kadına yönelik şiddet konusunda bütün bir halkımızı seferberliğe çağırıyoruz. Kadına yönelik şiddet, hangi gerekçeyle olursa olsun töreydi gibi, aslında doğru anlamda kullanıldığında güzel bir anlam ifade etmesi gereken töre gibi, doğru olduğunda hepimizin başını ortaya koyacağı namus gibi kavramlar üzerinden hiçbir şekilde tecviz edilemez. Kadına yönelik şiddet konusunda hepimizin aynı tutumda birleşmesi lazım. 

Anam rahmetlinin söylediği Türkmen deyişi vardı bizim Toroslar'da; 'Erkeğin kötüsü kadına el uzatır, kadının kötüsü çocuğa el uzatır.' Anadolu irfanının özetleyip getirdiği önümüze sunduğu bu. En namert erkek, zayıf kadına el uzatan erkektir. Yine en acımasız kişi, çocuğuna şiddetle muamele eden kişidir. O çocuk gözüne baktığında babada disiplini ama disiplinle birlikte muhabbeti görmek ister, annede merhameti görmek ister. Merhamet ve muhabbet ortamında yetişen bir çocuk, daha sonra bir görev aldığında, vali olmuşsa şehir ahalisine merhamet ve muhabbetle bakar. Polis olmuşsa, görevini yaparken herhangi bir şiddeti engellerken dahi en merhametli şekilde davranır. Bizim hepimizin anneler ve babalar olarak en öncelikli görevlerinin başında bu anlamda merhameti egemen kılmak vardır.

Özgecan'ın şehit olduğunda Antalya'da da söylemiştim. Kadına şiddete karşı yeni bir seferberlik başlatmalıyız. Bu seferberlik 6 bölümden oluşuyor;

1- Yasal düzenlemeler

Elektronik destek sstemi pilot uygulaması. denetimde serbestlikte yapılan kadına şiddette uygulanacak. Bugün uygulamayı İstanbul ve Ankara'da başlatıyoruz. Bu konularda özel yetişmiş hakimlerin olduğu 'ihtisas mahkemeleri' kuracağız. 

2- Farkındalık oluşturma çalışmları

Zihniyeti dönüşremediyseniz yasal tedbirler işe yaramayabilir  En büyük sorumlşuluklardan biri medyanın üzerinde. Cinayet detayları ailenin yüreğinde yarayı tekarar açıyor. 35 bin sağlık çalışanını eğitime alacağız. Şehirlerimizde kanaat önderlerini öne çıkaracağız. 

Reklam, dizi, film veya kitap olarak iyi örnek teşkil edecek olanlar ödüllendirilecek. 

3- Şiddet mağdurlarıyla ilgili atılacak adımlar

2012'de kadın konuk evi uygulamasını başlattık. Türkçe dışında Arapça, Kürtçe, SMS ile hizmet veren vatandaşlarımız yurt dışındaki vatandaşlarımıza hizmet vereceğiz. Alo 183 ile bu şikayetlerini iletebilecek. Almanya'daki şiddete maruz kalmış vatandaşımız da istifade edebilecek.

4- 14 ilde hizmet veren ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri) 81 ilde hizmet veremeye başlayacak. Şiddet madurlarının konuk evlerinden sonraki hayatı için çalışma başlatacağız. 

5- Sağlık hizmetleri
Sağlık Bakanlığı tarafından ortak bilgi sistemi kurulacak, kadına karşı şiddet takip edilecek. Kadınlara şiddeti izleme komitesi kurulacak . Aile şiddetini önleme için yerel bazda komiteler oluşturulacak. İl eylem planları hazırlanacak

6- Şiddet uygulayana yönelik özel bir çalışma
Şiddeti hastalık olarak görüyoruz. Sadece mağduru değil faili de ele alacağız. Bir fail profili oluşturulacak. Ölümle sonuçlanan vakalar derinlemesine analiz edilecek. Faillerin rehabilitasyonu açısından kapsamlı adımlar atılacak.