Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Aylin Ertekin Yazıcı, tükenmişlik sendromunun her meslek grubunda görülebileceğini ifade ederek, "Ama daha çok doğrudan insana hizmet eden alanlarda çalışanlarda görülmektedir. Bu sendrom insanları işten kopardığı gibi bazen hayattan da koparabiliyor. Aykut Kocaman'ın istifası da tükenmişlik sendromu ile ilgilidir" dedi.

Tükenmişlik sendromu ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Aylin Ertekin Yazıcı, bu sendromun ilk kez 1975 yılında tanımının konduğunu belirtti. Bu sendromun motivasyon, ilgi kaybı, başarısızlık, yıpranma, enerji ve güç kaybı, insanın iç kaynakları üzerinde karşılanamayan istekler sonucunda ortaya çıktığını kaydeden Yazıcı, "Bu sendromu yaşayan kişilerde ani öfkelenmeler, sürekli kızgınlık hali, çaresizlik, yalnızlık, umutsuzluk, engellenmişlik hissetme, şüphecilik, can sıkıntısı, uykusuzluk, hayat enerjisinin düşmesi, baş ve göğüs ağrısı gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu belirtiler içinde davranışlar ve duygularla ilgili olanları daha önce ortaya çıkar. Uykusuzluk, canlılığın yitirilmesi, baş ağrısı ve göğüs ağrısı gibi genel sağlıkla ilgili olanlar ise daha sonra ortaya çıkar ve daha belirsizdir" diye konuştu.

"EVLİLİĞİN KORUYUCU OLDUĞU DÜŞÜNÜLMEKTEDİR"

Herkesin bu sendromu geçirebileceğini vurgulayan Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama daha çok doğrudan insana hizmet eden alanlarda çalışanlarda görülmektedir. Sağlık çalışanları ve öğretmenler en fazla risk altında olan meslek gruplarıdır. Aykut Kocaman’ın istifası da bu sendromla ilgilidir. Tükenmişlik sendromu ile ilgili çalışmalarda, kişiye bağlı etkilerden çok, işe ve iş yerine bağlı etkiler iyi tanımlanmıştır. Elbette kişinin kişilik özellikleri, sorunlarla başa çıkma becerisi, işteki tecrübesi, yaşı, işinde maddi manevi doyuma ulaşıp ulaşmadığı, medeni hali, cinsiyet gibi faktörler tükenmişlik açısından riski etkilemektedir. Yaş ve işteki tecrübe arttıkça tükenmişliğin azaldığı saptanmıştır. Evliliğin tükenmişlik sendromundan koruyucu bir etkisi olduğu düşünülmektedir."

Kadınlarda bu sendromun daha fazla görüldüğünün altını çizen Yazıcı, "Kadınların erkeklere göre daha fazla tükenme yaşadıkları ve iş doyumunun daha az olduğu bulunmuş. Var olan sosyal yapıda kadınların erkekler dünyasında yaşaması ve feminen sayılabilecek rollerin iş yaşamında çok fazla kabul edilmemesi bunda etkili olabilir. Ayrıca ülkemizdeki roller konusundaki eşitsizlikler ve kadınların rollerinin çok daha fazla oluşu bu sonuçlara yol açıyor olabilir. Kişinin yaptığı işteki kontrolünün az olması, tehdit edici fiziksel koşulların bulunması veya maddi kaynakları yönetme sorumluluğu olması önemli faktörlerdir. Ayrıca işin amaçlarının tam olarak belirlenmediği durumlarda ortaya çıkan rol belirsizliği de bir diğer etkendir. Rol çatışmaları, karara katılma ve karar vermede yetersizlik, yetkilerin yetersizliği ve değerlendirmede adaletsizlik tükenmişliği artıran ve iş doyumunu azaltan diğer etkenler arasında sıralanabilir" şeklinde konuştu.

"BU SENDROM İNSANLARI HAYATTAN BİLE KOPARABİLİR"

Bu sendromun kişilerde birçok olumsuzluklara yol açabileceğine vurgu yapan Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti:

"Tükenmişlik sendromu iş kaybı, aile içi sorunlar, psikolojik sorunlar ile tetiklenen bedensel hastalıklar, alkol-madde-sigara kullanımı, yorgunluk, uykusuzluk, depresyon gibi pek çok olumsuz sonuca neden olabilir. Yani hem fiziksel hem de ruhsal sağlığın bozulmasına neden olur. Kişinin yaptığı iş nedeniyle aşırı yüklenmesi ve tüketilmiş olma duyguları ön plandadır. Halsizlik, yorgunluk, güçsüzlük, kişinin özgüveninin, işine karşı ilgi ve coşkunun azalması ya da yitimi görülür. İnsanlardan uzaklaşma, üretkenliğin azalması, baskılarla baş edebilmede yetersizlik, başarısızlık duygusu olabilir."

Tükenmişlik sendromundan korunmanın yollarını da söyleyen Yazıcı, "Aslında burada iş yerinde alınması gereken önlemler ön plana çıkıyor. Motivasyonun arttırılmasına yönelik önlemler, işin yürütümünden kaynaklanan sorunların giderilmesi, iş yeri konforunun iyileştirilmesi, ekonomik iyileştirmelerin yapılması, çalışanlara kararlara katılabilme olanağı verilmesi, çalışanların stres yönetimi konusunda bilgilendirilmesi alınabilecek önlemler arasında. İş dışındaki zamanın doyurucu geçirilmesi önemlidir. Keyifle yapılacak etkinliklere zaman ayırmak, spor yapmak, işi mümkün olduğunca işte bırakmak, sevdikleriyle vakit geçirmek ilk başta gelen önerilerdir. İş merkezli yaşamamak bir diğer yapılması gerekendir. İş, amaç olmamalı, araç olmalıdır. Zamanı iyi planlayabilmek, başa çıkma becerilerini geliştirmek, sorun çözme becerilerini geliştirmek tükenmişlikten kişiyi koruyacak önlemlerdir" dedi.